Günlüğün içinde yazanlar

Crono’nun Günlüğü

Bölüm 0- Başlangıç

 

Daha önce hiç günlük tutmamıştım. Fakat Milenyum Festivali günü yaşadığım bir olay günlük tutmam gerektiğini düşündürttü ve bende o günden itibaren bütün yaşadıklarımı yazdım. İlk günümü yazdım çok heyecan verici şerler oldu. Devamında neler olacak acaba?

– Sonradan ekledim. Şimdi geriye dönüp bakınca iyiki yazmışım diyorum. Çünkü bu yaşadıklarım inanılmaz bir bir olaylar bütünü. Ve şu an anlatacağım kişilere bir kanıt oldu günlük-

 

Bölüm 1 – Milenyum Festivali

Annemin sesi. Dışarıdan da sesler geliyor. Havai fişekler sanırım. Bugün Milenyum Festivali günü. Çok heyecanlıyım. Evet ben uykucu kafa anne :). Leene Çanı ’da çalıyor.

Artık kalkma zamanı. Bir iki esneme hareketi yaptım mı tamamdır bu iş.

Hazırım aşağı inebilirim.

Annem Lucca’nın beni davet ettiğini hatırlattı. Bakalım bu sefer nasıl bir icat yaptı. Her zamanki gibi eğlence sınırı yemek saatine kadar. Umarım biraz uzatabilirim zamanı. Gitmeden önce annemden 200A altım. Yoksa nasıl eğleneceğim.

Festivale gitmeden önce Kasabada dolaşıyorum. Başkanın konağı eğitim yeriymiş merak ettim bende eğitim almak istiyorum dedim. İlginç şeyler anlattılar; canavarlarla dövüşme şekilleri – nerede canavar varsa-, teknik diye bir şey varmış. Bir de grup arkadaşların ölürse diyor. Hangi gruptan bahsediyor.

Truce hanında ilginç pek fazla bir şey yoktu. Acaba hizmetçi kız nasıl bir hizmet yapacaktı. Neyse. Oradan markete gittim. Garip bir garip bir şey vardı. Kaçtım oradan. Umarım bir daha böyle ürkünç şeyleri görmem. Konaktaki çocuk Lucca’yı kıskanıyor sanırım. Eh kasabamızın en zekisi normal. Yeteri kadar dolaştım. Leene Meydanı’na gidiyorum.

Birkaç kişi koşuyor. Önümde yaşlı bir adam var. İlerliyorum çeşmenin başında bir kız oturuyor.  Lucca’nın icadının patlamamasını umuyor, bende öyle. Etrafı dolaşıyorum; Korku çadırı yanında yaşlı bir adam, sol tarafta 3 tane çadır daha var. İkisi eşya satıyor. Üçüncüsünde bir kadın dolanıyor. 400 yıl önceki savaştan ve Magus’tan bahsediyor. Magus korkunç olmalı iyi ki 400 yıl önce yaşamamışım.

Yukarı doğru çıkıyorum. Sarı saçlı beyaz elbiseli bir kız bir yabancı olmalı. Ne yapacağını bilemez şekilde etrafta dolanıyor. Yanına gidip sorayım yardıma ihtiyacı var mı diye?

Ahh! Kızla çarpıştım. Nazik biri. İyi olup olmadığımı sordu. Kolyesi düştü galiba acaba nerede. Buldum. Geri verdim ona. Çok sevindi. Manevi değeri çok yüksekmiş. Ve adı Marle’ymiş. Bana eşlik eder misin diye sordu kabul ettim. Çok sevindi. Yukarı doğru çıktım. Lucca ve babasının olduğu yere askerler daha Lucca ile Babasının daha hazır olmadığını söylediler biraz daha gezelim. Hem Marle’ye etrafı göstermiş olurum. Zile vurma oyununu yaptım. 2 kere kazandım sonra çeşmenin oradaki kıza tekrar gittik Lucca ve babasının hazır olduğunu söyledi, Lucca’nın yanına doğru yürümeye başladık. Yanlarına gitmeden önce Marle şeker almak istedi. Onu bekledim.

Lucca ve babasının olduğu yere gittik. Babası Taban “Süper Boyutsal Geçit” diye bir şey yaptığını ilan ediyor. Lucca’nın yanına gittim, kimse aleti denemek istemiyormuş. Adı da Telepod. Ben tabi ki deneyeceğim. Alet iki parça bir solda var bir sağda. Soldaki poda binmeliymişim sadece.

Vay be sağdaki podda çıktım. Marle çok heyecanlandı. Ben hadi gidiyoruz dememe rağmen Oda denemek istedi. Ve Telepodu deneyecek ikinci kişi oldu. Soldaki poda atladı. Luca ve babası Telepodu çalıştırırken garip bir şeyler olmaya başladı. Bu arada Marle’nin kolyesi de ışıldamaya başladı. Cihaz kısa devre yaptı sanırım.

O da ne iki Telepodun arasında garip bir daire oluştu. Ve Marle’yi içine çekti…daire…yok…oldu. Ne oluyor. Ne Lucca ne tabanın bir bilgisi var. Marle’nin bindiği soldaki Telepoda baktığımda değerli kolyesi orada duruyordu sadece, aldım. Lucca ve Taban bana peşinden gitmemi söylediler. Belki kolye bir şeyleri tetiklemiş olabilir dediler. Bende Telepoda tekrar çıktım. Umarım garip bir yerde çıkmam. Aynı şekilde bende garip daireye çekildim. Korkunç.

Bölüm 2 – Gizemli Yolculuk

Yeşillik bir yerdeyim. Canavarlar çıktı. İlk defa görüyorum. İyi ki kılıcımı yanıma almışım. Üçünü de yendim. Korktum fakat, sol tarafta bir çıkış var. İlerledim, dağdan çıktım. Aynı benim kasabaya benziyor fakat biraz farklı. Kasabadakilerin hiçbiri Milenyum festivalini bilmiyorum. Bir askerde Magus ile olan savaştan bahsediyor. Neredeyim ben? Tedirgin bir şekilde kasabanın yanındaki ormana gittim. Ormanı geçtikten sonra kaleye geldim. Askerler beni almadı fakat Kraliçe girmeme izin verdi. Askerlerin dediğine göre Kraliçe beni bekliyormuş. Sağ taratan hemen odasına çıktım.

İmkânsız o Marle nasıl olabilir bu? Tam konuşmamızın ortasında Marle’ye bir şey oldu. Parçalandı sanki. Hemen aşağı inmeye başladım. O da ne Lucca da burada. Muhteşem Lucca. Şimdi biraz rahatladım.

Ne? Lucca’nın dediğine göre Marle Prenses Nadia imiş. Kraliçe Leene sanılması bu yüzdenmiş. Ve Kraliçe Leene kaybolmuş durumda eğer onu bulamazsak. Marle sonsuza dek yok olacak. Çünkü doğamayacak. Neye bulaştım böyle ben?

Kaleden çıkıp Büyük Kilise’ye ilerledik. Şansölye geceleri sürekli buraya gidiyormuş. Biz girdiğimizde ayin yapılıyordu. Yerde bir toka buldum. Kraliyet arması var üzerinde, doğru yol üzerindeyiz. Kilisedeki rahibeler canavar donuştu. Tam bitirdik derken bir tane daha canavar geldi, tam o anda garip bir kurbağa tek vuruşta yendi canavarı. O da Kraliçe Leene’yi arıyormuş. Piyanoyu çalarak gizli girişi açtık. Çok ürkütücü bir yer bir sürü düşman ve tuzak var. Prenses Leene’yi Şansölyeyi bulduk. Şansölye Yakra adında bir canavarmış. Gerçek şansölyeyi kilitlemiş onu da kurtardık. Kaleye dönüyoruz. Peki Marle nerede?

Marle’nin yok olduğu yere gittik. Doğru tahmin! Marle orada cisimleşti tekrardan. Kral ve Kraliçe’ye güle güle dedikten sonra kalenin çıkış kapısına yürüdük. Kurbağa ’ya rastladık tekrardan Kraliçe’yi koruyamadığı için kendini suçlu hissediyordu ve bizden ayrıldı. Bizde geri dönmek için Truce Kanyonu’na ilerlemeye başladık. O mavi daire oradaydı. Lucca ona Geçit ismini verdi. Ve bu sayede 600 yılından kendi zamanımıza dönebildik.

 

DEVAM EDECEK…